Akupunktur Nedir?

Akupunktur Nedir?

Akupunktur, vücut yüzeyindeki (derideki) çizgisel meridyenler üzerinde bulunan bazı nokta ve noktalara, bu işlem için yapılmış özel iğnelerin batırılmasıyla hastalıkları iyileştiren özel bir tedavi şeklidir. 

Kelime olarak acus (iğne) ve punctura (batırma, sokma) kelimelerinin birleşiminden meydana gelmiş olup kısaca “iğne batırma ile yapılan tedavi” demektir.  

Geleneksel Çin Tıbbının bir parçası olan akupunkturun temel felsefesine göre, canlılar hayatlarını belirli bir denge içerisinde yürütür. Herhangi bir nedenle bu dengenin bozulması durumunda hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Akupunkturda esas amaç, bozulan bu dengenin yeniden sağlanarak vücudun kendi kendini iyileştirme yeteneğinin desteklenerek hastalığın şifa bulmasıdır. 

Akupunktur bu dengeyi tanımlamak için Yin ve Yang kavramlarını kullanır. Uzak doğuda binlerce yıldır kullanılan bu terimler esas anlamlarını, dağların güneşli ve gölgeli bölgelerinden alır. Dağların güneşli bölgelerine Yin, gölgeli  bölgelerine Yang denilmiştir.

Taiji veya büyük kutupluluk sembolünde, Yin-Yang kavramları grafik şeklinde gösterilir. Taijideki siyah bölge Yin’i, beyaz bölge Yang’ı gösterir. Ancak Yin saf olarak yin değildir. İçinde yang taşır. Yang da içinde Yin taşır. Bu tıpkı bir mıknatısın kutupları gibidir. Bütün kainattaki yin ve yang lar birleştiğinde Tao’yu oluşturur. Tao bütün şeylerin anası, bütün hareketlerin ve etkilerin başlatıcı kuvveti olan, şekilsiz, isimsiz bir varlıktır. 

Yin ve Yang relatif kavramlardır. Vücudun ön yüzü Yin, arka yüzü Yang’dır. Yin ile Yang arasındaki etkileşim Qi’yi (hayat enerjisini) üretir. Qi bipolar enerji akışını sağlar. Bu enerji bütün kainata yayılır. Qi nin ısı, ışık, ses gibi çeşitli şekilleri vardır. Tao’yu bir potansiyel enerji, Yin ve Yang’ı iki zıt elektrikli kutba ve Qi yi de devreden geçen akıma benzetmek (Yin = Negatif, Yang = Pozitif) onları biraz daha anlaşılır kılabilir.  

Vücutta iki çeşit Qi’den söz edilir. Biri doğuştan, diğeri de daha sonra, dışardan hava ve besinlerden elde edilir. İşte bu iki Qi’nin birleşmesi ile canlılıkta süreklilik oluşur. Bu Qi, vücudumuzda sağda ve solda 12 çift, ön ve arkada birer tane olmak üzere toplam 26 adet meridyende belirli bir sıra ve düzen içinde akmakta ve vücudumuzun bir ucundan bir ucuna taşınmaktadır. Bu kanallar kan damarlarından ve sinirlerden bağımsızdır. Qi’nin bu düzenli akışı herhangi bir nedenle kesilirse, vücudumuzdaki Yin ve Yang arasındaki denge bozulur ve sonuçta hastalıklar ortaya çıkar. 

Akupunktur tedavisinde, yerleri tam olarak tanımlanmış ve herbirinin kendisine ait özel bir adı olan akupunktur noktaları kullanılır. Bu noktaların 361 tanesi meridyenler üzerinde, 48 tanesi meridyenlerin dışındadır.

Ayrıca kulakta da 150’den fazla nokta bulunmaktadır. Bu noktalara klasik olarak paslanmaz çelikten üretilmiş iğnelerle uyarılar verilir. Cilde yerleştirilen iğneler uygulanacak tedavinin şekline göre farklı sürelerde yerinde bırakılır ve daha sonra çıkarılır.

Akupunkturun Tarihi ve Felsefesi

Geleneksel Çin Tıbbının bir parçası olan akupunktur tedavisinin yaklaşık 3000 yıllık bir geçmişi vardır. Milattan önce 1000 yıllarında Çin’de yaşamış Shang Hanedanı’na ait kalıntılarda yapılan kazılarda akupunktur iğnelerine rastlanmıştır. Daha sonra (MÖ 206 ve MS 220) Han hanedanı döneminde akupunktur tedavisinin esasları belirlenmiştir. Bu dönemde akupunktur üzerine birçok kitap yazılmıştır. Bunların içinde en önemlisi Sarı İmparator Huang Di Nei Jing ile veziri arasındaki konuşmalar şeklinde kaleme alınan “Yellow Emperor’s Classic” adlı kitaptır. Akupunktur, 600 yıllarında yaşamış Tang Hanedanı zamanında tıp eğitiminde akupunktur eğitimi de başlamıştır.

İbn-i Sina da 1100 yıllarında enerji kanalları ve meridyenlerden bahsetmiş, nabız muayenesi ile hastalıkların teşhis edilebildiğini anlatmıştır.    

Batıya akupunkturun girişi, 17 yüzyılda Pekin’e gönderilen “Cizvit misyonerleri” aracılığı ile olmuştur. Akupunkturu 16. yüzyılda batıya tanıtan ilk doktor Danimarkalı Willem Ten Rhyne’dir. Batıda akupunkturun ilgi görmeye başladığı bu yıllarda, Çin’de akupunktur yasaklanmıştır. 1822 yılında konulan bu yasak, 1949 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla kaldırılmıştır. 1958’de Çin ile Batı tıbbı beraberce kullanmaya başlamıştır.

Akupunkturun Amerika’ya girmesi ise eski Amerikan başkanlarından Nixon’un 1972’de Çin’e yaptığı gezide beraberindeki bir gazetecinin apandisit ameliyatı sonrasındaki ağrılarının akupunkturla giderilmesi ile olmuştur.

Ülkemizde de akupunkturun ilk uygulanması 1960 yılında Dr. Kadir Toy’un İstanbul’da ilk akupunktur polikliniğini açması ile başlamış, daha sonra 1978 yılında Dr. Mete Tan sağlık bakanı olarak Çin’e gitmiş ve ve akupunkturla ilgili gözlemlerini yayımlamıştır. Daha sonra Uzakdoğu’ya giden birçok doktor, ülkemizde akupunkturun tanınmasına yardımcı olmuştur. 1992 yılında ilk akupunktur yönetmeliği yayımlanmış ve bu tedavi yasal hale gelmiştir. 2014 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan tamamlayıcı tıp yönetmeliği ile akupunktur tedavisi, bilimsel tedavi olarak kabul edilmiştir.

Akupunktur Uygulama Yöntemleri

Kulak Akupunkturu

Geleneksel Çin tıbbında kullanılan diğer bir akupunktur yöntemi de kulak akupunkturudur. Kulak akupunkturu tanı koymada ve tedavide kullanılabilir.

Kulak akupunkturu, geleneksel Çin kulağı ve son yıllarda Batı’da ve özellikle Fransa’da yaygın olarak kullanılan ve öncülüğünü Dr. Nogier’in yaptığı Fransız kulağı olmak üzere iki farklı ekolde yapılmaktadır. Bu yöntemde, Batı tıbbı bilgileri ışığında tanı ve tedavi yapmak mümkün olmaktadır. Her ekolün kendine göre farklı lokalizasyonlarının olması, aralarındaki farklılığı da ortaya koymaktadır. 

Kulak akupunkturundaki temel felsefeye göre, kulakta insan vücudunda bulunan tüm organ ve sistemlerin karşılığı olan noktalar vardır. Nogier’e göre organlar ters cenin pozisyonunda kulaktaki yerlerini almışlardır. Örneğin; kafa kulak memesine karşılık gelmektedir. Takiben, kulak dış kenarı omurgaya, kulak deliğinin bulunduğu kısmı altlı ve üstlü olmak üzere göğüs ve karın organlarına karşılık gelmektedir.

Kulak akupunkturunda nokta tayini ayrı bir öneme sahiptir. Tespit edilen nokta üzerinde noktanın özelliğine bağlı olarak, altın, gümüş ya da metal steril (tek kullanımlık) iğneler kullanılarak tedavi gerçekleştirilmektedir.  

Kulak akupunkturu, vücuttaki kimi hastalıkların, fonksiyon bozukluklarının, hormon düzensizliklerinin, omurga ve iç organlara ait problemlerin, eklem sorunlarının, ağrılı tabloların giderilmesi, sigara gibi bağımlılıkların tedavisi, kilo problemlerinin çözümünde, iştah sorunlarının giderilmesinde, depresyon, panik atak ve anksiyete sorunlarının tedavisinde, korku ve kaygı sorunlarının çözümünde, stresle baş etmede, uyku sorunlarının giderilmesinde, çocuklarda gece işemelerinde, allerjik durumların tedavisinde, gebelik bulantılarında ve daha bir çok rahatsızlık ve onlara ait belirtilerin giderilmesinde başarı ile kullanılmaktadır. 

Kulak akupunkturunda öncelikle bir dedektör yardımı ile hastanın kulak noktaları bu iş için geliştirilmiş özel bir cihazla taranır, tespit edilen patolojik noktalara elektriksel uyarı verilir, ardından kulak akupunkturu için geliştirilmiş özel iğneler takılır.

Kulak için iki tip iğne kullanılır: Birincisi, vücutta kullanılan iğnelerin daha kısa ve incesi olan geçici iğnelerdir. Bunlar kulaktaki noktalara yerleştirildikten bir süre sonra çıkarılır. Diğeri ise 1,5-2 mm’lik kısa iğnelerdir. Bu iğneler kulakta daha uzun süre kalmak üzere tasarlanmıştır. Bu iğnelerin üzerinde takıldıktan sonra çıkmaması için ten rengi flaster bulunur. Bu iğneler takılırken deriyi deldiği anda kişi biraz ağrı hissedebilir ancak kısa süre sonra bu ağrı kaybolur, birkaç saat sonra kişi kulağında iğne olduğunu bile unutur, yalnızca kulağına dokununca veya yanlışlıkla çarpınca ya da üzerine yatınca ağrı hissedebilir. Kulak akupunkturunda aynı amaçla tohum veya küçük metal bilyelerde kullanılabilir. İğnenin kulakta kaldığı sure içinde banyo yapılabilir ve havuza girilebilir. Fazlaca rahatsız eden bir iğne olursa erken dönemde çıkarılabilir.

Özellikle Fransa-Almanya-Avusturya ekolünde aurikuloterapi ön plandadır.

Vücut Akupunkturu

Vücut akupunktur tedavisinde, vücutta belli bir düzen ve sıra içinde bulunan meridyenler üzerindeki akupunktur noktalarının belli şekilde uyarılması (iğne, lazer, elektrik, masaj, moxa vs.) esastır. Bütün meridyenlerin ilgili olduğu organ ve sistemlerle ilgili isimleri vardır. Akupunktur noktalarınında büyük bir kısmı bu meridyenler üzerinde yerleşmiştir. Bir kısmı da meridyenlerin dışında bulunur (ekstra noktalar). Her bir noktanın özel adı vardır. Akupunktur noktaları bazı bölgelerde yüzeyelken, bazı bölgelerde daha derindedir.

Klasik akupunktur tedavisinde kullanılan çok ince ve tek kullanımlık olan steril iğneler, akupunktur noktalarına yapılacak işlemin şekline göre (güçlendirme, azaltma) yerleştirilir. İğneler ilk olarak batırıldığında, hasta çok hafif bir ağrı duyabilir, ancak bu onlara çok fazla bir rahatsızlık yaratmaz. İğne batırılması esnasında hastalar, akupunktur noktasında gerginlik, şişkinlik, yanma, batma, karıncalanma, ağırlık, elektrik çarpması gibi bir his algılar. Çinliler buna kısaca “Deqi” adını vermektedir. Noktanın yerinin tam olarak tespit edilmesi açısından bu hissin alınması önemlidir. Ardından iğneler dakikada bir sağa sola çevrilerek ve/veya biraz batırılıp geri çekilerek uyarılır. Böylece akupunktur iğnesinin oluşturduğu etkinin daha belirgin olması sağlanır. Vücudun her bölgesi için iğnelerin ne kadar derinliğe batırılacağı tanımlanmıştır. Akupunktur iğneleri yapılacak uyarının şekline göre belli bir süre yerinde bırakılır ve daha sonra çıkarılır.

İğneler batırıldıktan sonra etkiyi güçlendirmek amacıyla iğnelere elektriksel uyarı verilebilir. Bu tedavi yöntemine “elektroakupunktur” denilir.

İğneden korkan kişilere ve çocuklara “lazer akupunktur” uygulanabilir. Aynı akupunktur noktaları klasik yöntem yerine  830nm dalga boyundaki kırmızı lazer ışığı ile 15 – 20 saniye süreyle uyarılabilir.  

Scalp (Saçlı Deri) Akupunkturu

Üçüncü yöntem scalp (saçlı deri) akupunkturudur. Bu tedavide saçlı deri üzerinde bulunan akupunktur noktaları aracılığı ile belli hastalıkların tedavisi yapılır. Bu tedavide özellikle Uzakdoğu’da birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır.

Akupunktur Kontrendikasyonları (Yapılması Sakıncalı Durumlar)

  1. Alkol, narkotik, antidepresan ilaç ve diğer stimülan ilaç entoksikasyonlarında akupunktur yapılamaz.

  2. Çok aç veya susuz olanlarla, ağır bir yemekten sonraki ilk saat içinde akupunktur yapılmaz.

  3. Cinsel birleşmeden hemen sonra akupunktur yapılmaz.

  4. Banyo veya duştan sonraki ilk 1 saat içinde akupunktur yapılmaz.

  5. Aşırı yorgun olanlarda, duygusal olarak bozuk olanlarda, aşırı kederli  olanlarda, menstrüel adetin çok olduğu dönemlerde, egzersizden sonraki ilk 30 dakika içinde, 6 aylıktan büyük gebeliklerde akupunktur önerilmez. 

  6. Bulaşıcı hastalığı olanlarda dikkatli yapılmalıdır.

  7. Yüz toraks, boyun gibi bölgelerde çok dikkatli yapılmalıdır.

  8. Yeni doğanlara önerilmez.

  9. Kanama bozukluğu olanlarda önerilmez.

  10. Hipertansiyonu olanlarda, konjestif kalp yetmezliği olanlarda, dolaşım bozukluğu olanlarda dikkatli yapılmalıdır.

  11. Ciltte yarası olanlarda, tümörlerde, terli bölgelere, ülserasyonlarda, yapılmaz.

  12. Kortizon, doğum kontrol hapı kullananlarda son zamanlarda teşhis ve tedavi amaçlı x ışını alanlarda akupunktur etkili değildir.

  13. Genellikle bir seansta 8, iki taraflı 16 iğneden fazla iğne takılmaz.

  14. Akupunktur için en uygun saatler, sabah ve akşam üstü saatleridir.

akupunktur
Vücut Akupunkturu

Akupunkturda Teşhis Yöntemleri

Geleneksel Çin tıbbında (GÇT), hastalıkların sebebinin  belirlenmesinde esas olarak üç farklı teşhis yöntemi kullanılır:

İlk olarak hastanın mevcut şikayetleri ile ilgili detaylı bir anamnez (hikaye) alınır. Burada sadece kişinin hastalığı ile ilgili şikayetleri değil, bütün vücuduna ait şikayetleri sorgulanır. Çünkü geleneksel Çin tıbbı hastalıklara bütünsel bir bakış açısı ile yaklaşır. Batı tıbbında hastaların hastalığı ile ilgili şikayetlerine odaklanılırken, Çin tıbbında mevcut hastalıkla ilgili ilgisiz bütün şikayetler sorgulanır. Örneğin; cilt hastalığı olan bir kişinin tuvalet alışkanlıkları, kabız veya ishal olması tedavinin planlanmasında çok önemli olabilir.

İkinci olarak hastanın nabız muayenesi yapılır. Geleneksel Çin tıbbında  her iki bilekten alınan nabızla vücutta bulunan 12 meridyen hakkında bilgi sahibi olunabilir. Sağ ve sol bilekteki derin ve yüzeyel nabızlar bize yapılacak tedavinin planlanmasında yol gösterir.

Hastalıkların teşhisinde kullanılan üçüncü yöntem dil muayenesidir. Hastanın dilinin rengi, büyüklüğü, üzerinde herhangi bir kab olması, diş izi olup olmaması biz akupunkturistler için çok önemlidir. 

Bütün bunların dışında son yıllarda özellikle batıda akupunkturla uğraşan hekimlerin giderek daha fazla kullandığı acugraf vücudumuzda bulunan meridyenlerdeki enerji durumu hakkında objektif bilgi vermektedir. 

Geleneksel Çin tıbbında hastalıkların teşhisi ve tedavisinde kullanılan bir diğer yöntem ise kulak akupunkturudur. Bu yönteme göre her insanın kulağında, vücudunda bulunan bütün organ ve sistemlerin karşılığı olan bölgeler vardır. Hastalıklara bağlı olarak kulağımızdaki ilgili bölgelerde elektriksel direnç değişiklikleri oluşur. Bu teoriden hareketle kulağımızdaki elektriksel direnç değişikliklerini algılayan cihazlar geliştirilmiştir. Kliniğimizde de hastalarımızın kulakları agiscop cihazı ile taranmakta, elde edilen veriler yapılacak kulak akupunktur tedavisinde kullanılmaktadır.

Sonuçta hastadan elde edilen bütün veriler birleştirilip yapılacak akupunktur tedavisinde kullanılacak akupunktur protokolu oluşturulur.

 

Akupunkturla Tedavi Edilebilen Hastalıklar ve Rahatsızlıklar

Dünya Sağlık Örgütü’nün 2003’de yayımladığı listeye göre klinik kontrollü çalışmalarla test edilen, akupunkturla tedavi edilebilen hastalıklar ve rahatsızlıklar dört bölümde sınıflandırılmıştır.

Akupunkturla Etkili Bir Şekilde Tedavi Edilebilen Hastalık, Semptom ve Durumlar

Akupunkturla Tedavi Edilebilen Ancak Daha İleri Araştırmalar Yapılması Gereken Hastalıklar

  • Karın Ağrısı
  • Akne Vulgaris
  • Alkol Bağımlılığı ve Detoksifikasyon
  • Yüz Felci
  • Astım
  • Kanser Ağrısı
  • Kardiyak Nevroz – Anksiyete
  • Safra Kesesi İltihabı
  • Safra Kesesi Taşı
  • Yarışma Stresi
  • Şeker Hastalığı (İnsülin Bağımlı Olmayan)
  • Kulak Ağrısı
  • Epidemic Hemorajik Ateş
  • Burun Kanaması (Genel ve Lokal Bir Hastalıkla Birlikte Olmayan)
  • Kadın / Erkek Kısırlığı (İnfertilite)
  • Yüz Spazmı
  • Kadın Üretral Sendromu
  • Fibromiyalji
  • Mide Rahatsızlığı
  • Gut Artriti
  • Hepatit B Taşıyıcılığı
  • Herpes Zoster/Zona
  • Hiperlipemi
  • Hipoovarianizm
  • Uykusuzluk
  • Doğum Ağrısı
  • Süt Salgılanması Yetersizliği
  • Erkek Cinsel Fonksiyon Bozukluğu
  • Menier Hastalığı
  • Nöralji
  • Nörodermatit
  • Şişmanlık
  • Uyuşturucu Bağımlılığı
  • Kireçlenme
  • Endoskopik Muayene Sırasındaki Ağrı
  • Tromboanjitis Obliterans Ağrısı
  • Polikistik Over Sendromu
  • Çocuklarda Postekstubasyon 
  • Postoperatif İyileşme
  • Premenstrüel Sendrom
  • Prostat İltihabı
  • Kaşıntı
  • Radiküler ve Pseudoradikülar Ağrı Sendromu
  • Raynaud Sendromu (Primer)
  • Tekrarlayan Alt Genital Yol Enfeksiyonu
  • Reflex Sempatik Distrofi
  • Travmaya Bağlı İdrar Retansiyonu
  • Şizofreni
  • Aşırı Tükrük Salgılanması
  • Sjögren Sendromu
  • Boğaz ağrısı (tonsilliti)
  • Sırt Ağrısı (Akut)
  • Boyun Tutulması
  • Temporomandibular (Çene Eklemi) Eklem Disfonksiyonu
  • Tietze Sendromu
  • Sigara Bağımlılığı
  • Tourette Sendromu
  • Ülseratif Kolit (Kronik)
  • Böbrek Taşı
  • Vasküler Demans
  • Boğmaca Öksürüğü

Akupunkturun Denemeye Değer Olduğu Hastalıklar

  • Kloasma
  • Koroidopati
  • Renk Körlüğü
  • Sağırlık
  • Hipofreni
  • İrritabl Kolon Sendromu
  • Omurga Travmasına Bağlı Nörojenik Mesane
  • Pulmoner Kalp Hastalıkları
  • Küçük Hava Yolu Obstrüksiyonu

Akupunkturun Özel Modern Tıbbi Bilgi ve Yeterli Cihaz Olduğu Durumlarda Uygulanacağı Hastalıklar

  • Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalıklarındaki Nefes Darlığı
  • Koma
  • Çocuklardaki Konvulziyonlar 
  • Koroner Kalp Hastalıkları (Angina Pectoris)
  • Çocuklardaki İshaller
  • Çocuklardaki Ensefaltiler (Viral)
  • İlerleyci Bulbar ve Psödobulbar Paralizi