Regresyon Terapisi

Regresyon Terapisi Nedir?

Regresyon terapisi, fiziksel, ruhsal veya duygusal sorunların kökeninin, herkesin geçmişinde, özellikle çocukluk döneminde yaşadığı olumsuz olaylardan, istismar, taciz gibi fiziksel veya ruhsal travmalardan kaynaklandığını varsayan ve herhangi bir çağrışım yoluyla bu olayların kişinin zihninde yeniden canlandırılması amacıyla yapılan bir psikoterapi tekniğidir.

Regresyon terapisi basit hatırlamadan biraz daha farklı bir uygulamadır. Basit hatırlama zaten bildiğimiz olayların yeniden aklımıza gelmesi olarak tanımlanırken, regresyon normalde kişinin hatırlamadığı olayların çağrışım ve telkin yoluyla ortaya çıkarılmasıdır.

Regresyonun temel amacı, danışanın geçmişte yaşadığı olayı tekrar şu an yaşıyormuş gibi aynı duygularla canlandırmak ve o gün bastırdığı veya bilinçaltında kodladığı, bedeninde sıkışıp kalmış duyguların temizlenip boşaltılması ve kişinin zihninde bilinç ile bilinçaltı arasında yeni bir denge yaratılmasıdır.

Bu yaratılan denge, terapi gören kişinin eskiden kendini etkileyen durumlar karşısında daha farklı hissetmesine, düşünmesine ya da davranmasına neden olur. Bu sayede, hastalıklarda belirgin bir iyileşme olması, ruhsal dengesizliklerin düzelmesi ve kötü alışkanlıkların ortadan kalkması mümkündür.

Regresyon terapisinde amaç soruna neden olan ilk olayı açığa çıkarmaktır. Bu ne kadar basit de olsa, etkisi zayıf gibi görünse de sorunu başlatan olaydır. Regresyon sırasında ortaya çıkarılan olay gerçekten hiç gerçekleşmemiş de olabilir. Ancak danışanın zihni olayı olmuş gibi algılıyorsa, bu onun bilinçaltının gerçeğidir. Zaten regresyon, gerçekte olan olayın değil, kişinin o olay karşısında ne algıladığının araştırılmasıdır.

Geçmiş ile Bağlantı ve Bilinçaltı

Normalde bilinçaltımız bilinç seviyemize hükmeden her şeyin kayıtlı olduğu bir kütüphane gibidir. Bilinçaltı, bebeğin anne karnında fetüs döneminden başlayarak kayıtlarını tutmaya başlar. Gebelik döneminde annenin yaşadığı, stresler ve korkular bebeğin bilinçaltına yerleşmeye başlar. Hatta doğum sırasındaki annenin yaşadığı yoğun duygular da bebeği etkileyebilir.

Bizim bugün bilinçli olarak verdiğimiz her kararın altında aslında bilinçaltı kayıtlarımız rol oynar. Şimdiki hayatımızda yaptığımız meslekten tutun da, birlikte yaşayacağımız kişi seçimlerimizde bile, hep bilinçaltı kayıtlarımız sorumludur.

Bilinçaltının tek bir görevi vardır o da daha önce oraya ektiğimiz inancı gerçekleştirmektir. Farkında olmadan oluşturduğumuz bütün inançlarımız bugünkü yaşadığımız hayatta sadece duygu durumumuzu veya karakteristik özelliklerimizi değil, bazen de hastalık olarak da kendini gösterir.

Nasıl ki şu anda sahip olduğumuz saçımızın, gözümüzün rengi gibi fiziksel özellikler atalarımızdan genetik aktarımla bize geçiyorsa, aynı şekilde yine atalarımızın yaşadığı korkular, kaygılar, fiziksel veya ruhsal hastalıklar da genetik olarak bize aktarılmış olabilir.

Danışan o anıyı görmüştür ve hissetmiştir. İster bilinçaltı uydurma hikayesi, ister geçmiş yaşam olsun, o kişinin hayatını bloke eden o anıyı dönüştürdüğümüzde sıkıntı ortadan kalkar. Bu durumda hikayenin gerçekliğinin yani geçmiş yaşamların varlığının çok da önemi yoktur.

Regresyon terapisi sırasında o zaman yaşadığı durumu tekrar deneyimleyerek, bilince bu olayı doğru işleme ve sınıflandırma fırsatı verilir. Bu gerçekleştiğinde, sorun çözülür ve danışan kendini daha iyi hisseder.

Regresyon terapisi sırasında geçmişte çözülmemiş duygusal çatışmaları çözüp uyumlu hale getirdiğimiz gibi, karmik nedenleri de çözebiliriz. Bir kişi aynı sorunları tekrar tekrar yaşıyorsa, düşünce ve davranışlarında belirli sınırların ötesine geçemiyorsa, açıklanamayan korkuları varsa veya belirli dürtülere yenik düşüyorsa, nedeni bulmanın ve çözmenin en uygun yolu regresyon terapisidir.

Çocukluk Dönemi

Hepimizin hayatında bizi duygusal olarak etkileyen olumsuz olaylar olmuştur. Ancak bu olayların geçmişte yaşanıp bitmesi, sorunu ortadan kaldırmıyor. O dönemde yaşadıklarımızın bıraktığı duygusal izler bilinçaltımızda bir şekilde saklanmakta ve bugünkü yaşamımızın her anında bizi kontrol etmektedir. Özellikle çocukluk döneminde yaşanan travmatik bir deneyim onlarca yıl sonra bile fiziksel ve ruhsal rahatsızlıklara neden olabilir.

Bazen ilk başlatan olaylar sadece yanlış anlaşılmalar sonucu oluşur. Özellikle çocukluk döneminde yapılan kayıtlarda bunu çok görüyoruz. Küçük bir çocuk erişkin biri gibi dünyada neler olduğunu anlayacak kapasitede değildir. Etrafında oluşan olaylar onun anlayışının çok ötesindedir. Çocukluk çağında yapılan bir telkin, bir düşünce, bir inanç, sorunu ilk başlatan olay olabilir. Özellikle de bu telkin onun otorite olarak kabul ettiği ya da inandığı bir kişi tarafından yapılmışsa, anne gibi, baba gibi, öğretmen gibi, hayatı boyunca bu yapılan telkinin etkilerini yaşayabilir.

Çocuğa söylenen her söz ve yapılan her davranış çocuğun bilince takılmadan doğrudan bilinçaltının inanç sistemi olur. Yaşanan her sorun çocuğa, erişkine göre daha önemli ve büyük gözükür, keza olaylar da.

Çocuk birçok olayı abartarak değerlendirir. Erişkin için basit bir olay, çocuk için çok ciddi değerlendirmelere uğrar. Bilinen bir travmatik olay yoksa ilk başlatan olayların çoğu 7 yaşından önce oluşur ve bir çoğu 3 yaşın altındadır.

Temel ilke terapistin danışanını problemlerinden sorumlu olan duruma geri götürmesidir. Bu sorunlar genellikle danışanın o durumu yaşadığı dönemdeki bilinç durumu nedeniyle, olması gerektiği gibi bilinçaltına işleyememesinden kaynaklanır.

regresyon terapisi nedir

Modern Tıbbın Rahatsızlıklara Bakış Açısı

Günümüzde birçok insan çok ciddi fiziksel ve ruhsal sağlık sorunları yaşamakta ve bu nedenle hayatı boyunca devamlı ilaç kullanmak zorunda kalmaktadır. Bu rahatsızlıkların nedenleri ile ilgili yapılan çalışmalarda, kötü beslenme, hareketsiz yaşam, aşırı sigara ve alkol tüketimi, çevresel ve genetik faktörler suçlansa da, bu hastalıkların tamamen tedavi edilmesi  konusunda çok yol alınamaması, akla başka sebeplerin olabileceğini getirmektedir.

Normal yaşantıda, zihin, beden ve duygular bir araya gelerek varoluşu oluşturur. Bunların uyum içinde olması sağlıklı bir yaşam için kaçınılmazdır. Ancak günümüzde pek çok insan farkında olmadan bu farklı parçalarının çatışmasını yaşıyor. Zihin ile duygular arasındaki çelişki kişinin bedeninde fiziksel sağlık sorunlara neden olabiliyor.

Modern tıbbın giderek bütünsel bakış açısından uzaklaşması, sorunların temelinde insanların yaşadığı duygusal problemlerin olabileceğini göz ardı eden yaklaşımı yanında sadece ilaç endeksli bir tedavi anlayışı, giderek daha fazla insanın hayatını ilaçlara bağımlı olarak geçirmesine neden olmaktadır.

Bunun yanında, verilen ilaçların bir çoğunun, sorunun nedeninin ortadan kaldırılmasından çok, hastalığın semptomlarının giderilmesine yönelik olması, sadece kullanıldığı sürece faydalı olması, çok önemli bir sorundur.

Modern tıbbın içine düştüğü bu çıkmaz, özellikle biz hekimlerin bu hastalıkların tedavisi ve ortaya çıkmadan önlenmesi konusunda yeni bir şeyler yapmamızı zorunlu kılmaktadır.

Son yıllarda yapılan birçok çalışmada, bu tür kronik rahatsızlıkların altta yatan sebebinin, kişilerin hayatının geçmiş dönemlerinde yaşadığı olumsuz olaylarda hissettiği duygularının rolü olduğu gösterilmiştir.

Gestalt Terapisi

Yirminci yüzyılın ortalarında Fritz perls önderliğinde geliştirilen klasik gestalt terapi tekniğinde amaç parçalar arasında diyalog sağlanmasıdır. Parçalar regresyon akışı esnasında kişinin içinde ortaya çıkan değişik komponentleri arasında olabilir. Bu diyalog, danışanın çocuk kısmıyla, erişkin kısmı arasında olabilir ki, bunun standartlaşmış şekli “çocuğun bilgilendirilmesi“ çalışmasıdır. Bazen bu çalışmayı bedenin değişik parçaları arasında bile yaptırabilirsiniz.

Perls’in klasik gestalt terapisinde, sahneye karşılıklı iki sandalye yerleştirilir ve parçalar bu hayali sandalyeye oturtularak konuşturulur. İki tarafın da  kendisini ifade etmesi sağlanır. Trans halindeyken bu sistem çok iyi işler. Bu nedenle sandalye koymaya gerek olmayabilir. Bilinçaltı kendisine verilen telkin doğrultusunda hangi parça adına konuşmasını istersek onun adına konuşur. Regresyon terapisi sırasında danışan, kendi parçaları adına yaşanan sorunla ilgili konuşmalar yapar. Böylece parçalar arasında bir uzlaşma sağlanmaya çalışılır.

Regresyon Terapisi Sırasında Neler Olur?

Regresyon terapisi sırasında danışana sorun yaşadığı kişiyi tam karşısındaki boş sandalyeye oturtmasını hayal etmesi istenir. Ve o kişiyle sorunu ne ise içinde biriktirdiği her şeyi konuşması, öfke duyuyorsa bağırması, gerçek hayatta söyleyemediklerini söyleyerek duygularını boşaltmasını sağlayabiliriz. Bu terapinin trans halindeyken yapılması çok daha iyi sonuçların alınmasını sağlar.

Eğer danışan karşısındaki kişiye karşı bir suçluluk hissediyorsa, trans halindeyken af dilemesi, üzerindeki duygusal blokajın kalkmasına yardımcı olacaktır. Burada yapılmaya çalışılan yaşanmış anıları unutturmak değil, o anıların yüklediği duyguları nötralize etmektir.

Regresyon terapisi sırasında yapılması gereken önemli bir detay da danışanın geçmişinde, bu ister geçmiş yaşam, ister genetik aktarım, isterse yaşamının bir döneminde olsun, verilmiş bir söz, bir yemin, bir akit bir kontrat veya bir anlaşma olup olmadığının belirlenmesidir.

Ruh seviyesinde yapılan kontratlar genellikle yaşamlar arası regresyon tekniğinde karşımıza çıkar. Genetik olarak aktarılan kontratlardır.

Zihinsel olanlar ise düşünce biçimi ve inançlardan oluşur. Kişinin daha önceki yaşamında verilen bu sözlerin gerekliliği olmasına rağmen, şu anda hiçbir geçerliliği olmasa da, danışanın hayatını etkilemeye devam eder. 

Örneğin danışanın geçmişte sevdiği birisine “asla başkasını sevmeyeceğim” şeklinde verdiği bir söz, şu anda düzgün ve sağlıklı bir ilişki kuramamasına neden olabilir. Bu anlaşmaların hepsi kişinin hayatına kısıtlamalar getirebilir.

Yapılması gereken danışan trans halindeyken sözün verildiği o olaya gidip anlaşmayı iptal etmektir.

Regresyon terapisinin ana mantığı, yaş gerileterek danışanın hayatında sorun olan durumun ilk başlangıcına gitmektir. Bu da transla mümkündür. Yaş geriletmede danışanın erken çocukluk dönemi, anne karnı ve hatta başka bir döneme götürmek mümkündür. Temel mantık kişinin hayatını, şu an sabote eden ilk olayı bulmak olduğu için yaş geriletme bu terapinin vazgeçilmezidir.

Yaş geriletmede, çocukluk travmalarını iyileştirmek, korkulardan arınmak, şu an yaşadığı hastalığın kaynağını bulmak ve verilmiş sözleri iptal etmek mümkündür.

Trans kelimesi maalesef sıklıkla hipnoz kelimesi ile karıştırıldığı için birçok kişi bu konuda endişe duymaktadır. Birçok insanın ortak endişesi çok derin bir hipnoza girip kontrolünü  kaybetmektir. Ancak regresyon çalışmasında kullanılan teknik hipnoz değil hafif trans yöntemidir.

Regresyon terapisi sırasında danışan transtayken ne söylediğinin ve sorulara nasıl cevap verdiğinin bilincinde ve yaptığı zihinsel yolculuğun ve olan biten her şeyin farkındadır. Terapistin sesini ve kendi sesini duyabiliyor ancak bedeni ve ruhu bambaşka bir olayı deneyimliyor. Regresyonda kesinlikle bilinç kaybı yoktur. Oysaki derin hipnozda kişi çok fazla konuşabilecek ya da bir takım bilgileri açığa çıkarabilecek durumda değildir. 

Çalışma sırasında beynin bu dalga seviyelerine çekilmesinin nedeni, kişinin ancak rahatladığı ve gevşediği zaman bilinçdışındaki bilgilere erişiminin daha kolay olduğu ve azami faydanın sağlandığı düşüncesidir.

Regresyon Terapisi Nasıl Yapılır?

Bir regresyon terapisi seansı ortalama 1,5-2 saat sürmektedir. Seansa başlamadan önce mutlaka danışanın şu an yaşadığı sorunla ilgili olarak 10-15 dakikalık bir ön görüşme yapılır. Bu görüşmede kişinin ziyaret amacı, yaşadığı soruna bakış açısı, daha önce teşhis konmuş fiziksel ve ruhsal rahatsızlıkları, kullandığı ilaçlar, daha önce yapılan terapiler, ailesi ile olan ilişkileri, onu en çok üzen ve rahatsız ve en fazla mutlu eden konular, çocukluğuna ait bilgiler, ondan önce kaybedilen bir kardeşinin olup olmadığı sorgulanır. Ayrıca rüya görüp görmediği, ölüm hakkındaki düşünceleri, melek, şeytan, cin, peri, büyü ve nazar hakkındaki düşünceleri öğrenilir.

Bu bilgiler ışığında danışan terapi yapılacak koltuğa alınır. Seans yapılacak ortamın sessiz ve ısısının uygun, oturduğu koltuğun rahat olması başarılı bir terapi için çok önemlidir. Regresyon terapisi seansı sırasında hafifçe çalacak bir müzik kişinin transa girmesini kolaylaştırır.

Daha sonra uygulanan trans teknikleri ile danışanın geçmiş yaşamına gitmesi sağlanır. Burada öncelikle duyguların ortaya çıkarılması daha sonra bu duygulara neden olan kişi ve olayların hatırlanması önemlidir. Terapi sırasında danışan geçmişte yaşadıklarını şu an yaşıyormuş gibi anlatır. Burada terapiste düşen görev, danışanın o dönemde yaşadıklarını ortaya çıkarmak ve yaşadığı olumsuz duygularını dönüştürmektir. Bu dönem yaklaşık bir buçuk saat sürer.

Terapi sonrasında elde edilen farkındalıkları konuşmak için bir yarım saatlik değerlendirme konuşmasına yapılır. Bu dönemde terapi ile elde edilen farkındalıkların kişinin hayatına sokulması atılacak en önemli adımdır.

Danışanın yaşadığı sorunun yoğunluğuna ve şiddetine göre minimum 3 seans yapılması öneriliyor. Seanslar arasında en az 15 gün ile bir ay olmalı.

Hissetme Meditasyonu videosunu izleyin

Danışan bilgi formunu indirmek için tıklayın: