Gerilim Miyozit Sendromu

Uzun yıllardır bedeninizin farklı yerlerinde (boyun, sırt, bel, kalça, diz, diğer) hissettiğiniz çok şiddetli ağrılarınız varsa ve bu ağrılar artık hayatınızı içinden çıkılmaz hale getirmişse ve bu ağrıların sebebine yönelik yapılan tetkiklerde çok belirgin bir şey bulunamamış ve uygulanan farklı tedavilerle (ilaç, fizik tedavi, cerrahi vs.) kısmen rahatlama sağlanıp, kısa süre sonra eski ağrılarınız yeniden başlamışsa; nedeni Gerilim Miyozit Sendromu (GSM) olabilir.

Gerilim Miyozit Sendromu (GMS) Nedir?

Gerilim Miyozit Sendromu terimi ilk olarak 1970’lerde Amerikalı doktor John Sarno tarafından ortaya atılmış ve organik bir sebebi tespit edilememiş (travma, kanser vs.) ağrıların; zihnimizin, bilinçaltımızda fark etmeden yaşadığımız duyguların, hislerin ve düşüncelerin, bilinçli farkındalığımıza ulaşmasını engellemek veya tamamen bastırmak için kullandığı bir tür yöntem olduğunu ve bir anlamda zihnin bedensel bir ağrıyı duygusal olana tercih etmesi olarak ifade edilmiştir.1 2 3 4

Günümüzde uygulanan geleneksel tıbbın vücuttaki ağrılara yaklaşımı oldukça mekanik ve yapısaldır. Genellikle ağrıların sebebi olarak; omurgadaki çeşitli yapısal bozuklukları (skolyoz, spina bifida vs.), yaşlanma ile eklemlerde ortaya çıkan dejeneratif değişiklikleri,(artroz, disk fıtıkları, spinal stenoz, faset sendromu, spondilolistezis, kondromalazi),  otoimmün bazı romatizmal hastalıkları (romatoid artrit, ankilozan spondilit vs.), bazı sinir sıkışması hastalıkları (tenisçi dirseği, karpal tünel sendromu vs.), bazı yumuşak doku rahatsızlıkları (fibromyalji, bursitler, tendinitler, plantar fasitis) ve ağrılı bölgedeki kasların maruz kaldığı duruş hatası, yetersiz hareket, aşırı yorgunluk gibi durumlar gösterilir.

Ağrıların nedenine yönelik yapılan, manyetik rezonans, x-ray film ve diğer elektrofizyolojik tetkikler bu yapısal bozuklukların lehine sonuçlar verdiyse, artık klinisyenin yapacağı tedavi de tamamen bu mekanik nedenlerin giderilmesine yönelik olacaktır. Bu amaçla, çeşitli ödem çözücü ilaçlar (kortizon, antienflamatuar ilaçlar vs.) bazı enjeksiyonlar (kortizon, lokal anestezikler vs.), fizik tedavi yöntemleri (ultrasonik ses dalgaları uygulanması, çeşitli ısıtma yöntemleri, masaj ve kasları güçlendirici egzersizler) sıklıkla uygulanan yöntemlerdir.

Uygulanan bu yöntemler hastaların ağrılarında geçici bir rahatlama sağlasa da, bir süre sonra yeniden ortaya çıkması durumunda, ya daha önce kullanılan ilaçlar yeniden veriliyor, ya da fizik tedavi yöntemleri tekrar uygulanıyor. Bunlarla da bir sonuç elde edilemezse bir sonraki aşama olan cerrahi seçenek gündeme geliyor. Ancak bütün bu tedavilere rağmen ağrıları bir türlü geçmeyen oldukça fazla sayıda hasta vardır. Bu durumda ağrıların tekrarlamasının altında başka sebeplerin olabileceği akla gelmemekte ve aynı tedaviler tekrar tekrar yapılmaktadır.

Geleneksel Tedaviler Neden Başarılı Olmuyor?

Ne yazık ki klasik tedavilere cevap vermeyen bu tür kronik ağrılara kişilerin yaşadığı ruhsal sorunların yol açabileceği fikri geleneksel tıp tarafından asla kabul edilmemektedir. Bu işle uğraşan hekimler ağrı sorunu olanlara biraz vakit ayırıp dinleseler, ağrıların ortaya çıkması ile kişilerin yaşadığı psikoloijik sorunların yakından bağlantısı olduğunu göreceklerdir. İnsan bedenini bir makine gibi gören yaklaşımın hastalıkların tedavi edilmesi konusunda ne kadar başarılı olacağı oldukça önemli bir soru işaretidir.  Oysaki insan duyguları, endişeleri, korkuları, üzüntüleri olan ruhsal varlıklardır.

Son yıllarda uygulanan geleneksel tıp, bedensel rahatsızlıkların duygusal olgularla ilgisi olabileceği fikrini reddetmekte ve psikosomatik hastalık kavramını giderek daha az telaffuz etmektedir. Tıp fakültelerinde verilen eğitimlerde hastalıkların esas sebebinin ortadan kaldırılmasından çok, sonuca yani bedensel semptomların ortadan kaldırılmasına yönelik olarak verilmektedir. Dolayısıyla yeni yetişen hekimlerde hastalıkların tedavilerini bu şekilde yapmaktadır. Çağdaş tıp bilimi bilimsel olarak sınırlanmıştır, çünkü aşina olduğu teknolojinin güvenli sınırları dışına çıkmaya cesaret edemediğinden kendini daha ileri götürme şansını kaybetmiş durumdadır.

Genel olarak hekimler insanların duygularıyla ilgili yaşadığı sorunlarının çözümünü psikologlara devrettiği ve onlar da insan bedeninden bihaber olduğu için kronik ağrısı olan hastalar psikologlarla hekimler arasında gidip gelmekten telef olmaktadır. Hekim olup insan psikolojisi ile ilgilenen tek branş olan psikiyatristlerde artık sadece ilaç vermektedir. Psikanalitik kuramın yalanlanması nedeniyle artık kimse psikanalizle ilgilenmemekte, ayrıca hekimlerin de kendisini bedenin bir mühendisi olarak görmesi, sonuçta milyonlarca insanın hayatını ağrı kesici ilaçlara bağımlı olarak sürdürmesine neden olmuştur.

Bu nedenle insanı bedeniyle ve zihniyle bir bütün olarak gören yeni bir bakış açısına ihtiyaç vardır. Ancak böyle yaşanan sağlık sorunlarına kalıcı çözümler getirebiliriz. Kronik ağrıların sebebinin de sadece mekanik olmadığı, bunun yanında yaşanan duygusal sorunların da olabileceği fikri Gerilim Miyozit Sendromunun ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Gerilim Miyozit Sendromu

Gerilim Miyozit Sendromunun Nedenleri

Dr Sarno’nun yaklaşımına göre: boyun, omuz ve sırt ağrısı başta olmak üzere bedenimizdeki tüm ağrılar sadece ilaç, fizik tedavi veya cerrahi yöntemlerle tedavi edilecek sorunlar değildir. Geleneksel tıbbın koyduğu tanılar makineye, yani beden üzerine odaklanmaktadır; oysa ki esas sorun o makineyi işletenle, yani zihinle ilgilidir.

Gerilim Miyozit Sendromunun temel niteliği bedensel ağrıysa da, bunun sebebi yalnızca daha önce tespit edilmiş mekanik ya da yapısal anormallikler değil, ağrıları tetikleyen altta yatan psikolojik sorunlardır. Gerilim Miyozit Sendromundaki gerilim sözcüğü bilinçdışı zihin tarafından üretilen ve farkında olmadan bizi yöneten, endişe, öfke ve özsaygı eksikliği gibi duyguları ifade etmektedir. Bunların çoğu hoşa gitmeyen, acı ya da utanç veren, bu nedenle hissetmekten kaçtığımız ve bir şekilde bastırdığımız hislerdir. Kısaca, gerilim sözcüğü bastırılmış, kabul görmeyen duyguları ifade etmektedir.

Bazen yaşadığımız streslerde en az öfke ve endişe kadar GMS’nin ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu stresler bugünkü hayatımızda ilişkilerimizde veya işimizde yaşadıklarımıza ait olabileceği gibi, geçmişte yaşadığımız olaylara da ait  olabilir. Travma sonrası stres bozukluğu veya çocukluktaki fiziksel veya duygusal travmalarda farkında olmadan bizi strese sokup, GMS semptomlarının ortaya çıkmasına neden olabilir (EK-3)

Gerilim Miyozit Sendromunda Ağrılar Nasıl Ortaya Çıkıyor?

Gerilim Miyozit sendromunun ilk başlangıcı beyindedir. Normalde otonom sinir sistemi vücudumuzdaki tüm organ ve sistemlerin düzenli bir şekilde çalışmasını sağlar. Otonom sinir sisteminin, sempatik  ve parasempatik olmak üzere iki ana parçası vardır. Bu parçalar bir denge içinde çalışır. Bu dengeyi bozan herhangi bir sebep vücudumuzda bazı sorunların çıkmasına neden olur.

GMS’de ortaya çıkan sorun otonom sinir sisteminin anormal işleyişi ile ilgilidir. Duygularımızın, anılarımızın saklandığı bölge olan limbik sistemde farkında olmadan tuttuğumuz, bir şekilde baskıladığımız endişe ve öfke gibi duygularımızı tetikleyen herhangi bir olay olduğunda, beynimizde otonom sinir sistemi ile ilgili bölgesine bir uyarı gitmekte ve daha sonra devreye giren sempatik sistemin vücudumuzun belli bölgelerindeki kaslara ve sinirlere giden kan damarlarını daraltması, o bölgeye daha az kan gitmesini, dolayısıyla o dokuların geçici bir oksijen yetmezliği yaşamalarına ve bu da hedef bölgedeki kaslarda önce spazma, sonra da ağrıların ortaya çıkmasına neden olur.

Gerilim Miyozit Sendromu ile İlgili Yapılan Klinik Çalışmalar

2011 yılında yapılan bir çalışmada, sosyal bir reddedilme yaşayan kişilerin hissettikleri acı ile fiziksel anlamda acı yaşayanların fonksiyonel MR görüntüleri karşılaştırılmış ve her iki MR’da aynı bölgelerin aktive olduğu görülmüştür. 11

1973 yılında iki alman araştırma görevlisinin yaptığı bir çalışmada sırt ağrısı çeken hastaların kas biyopsileri yapılmış ve hücre çekirdeklerinde oksijen yetmezliğinin izlerine rastlandığını gösteren bulgular sunmuşlardır 5.

Bu teoriyi destekleyen bir diğer çalışmada 1986 yılında yapıldı. Fibromiyaljiden yakınan hastaların ağrılı kaslarında oksijen düşüklüğü olduğu ortaya konmuştur.6

1994 yılında Larsson ve arkadaşları aynı bölgede sürekli ağrı yaşayan kişilerde omuz kaslarını (trapezius) besleyen mikro dolaşımın düzensizliğini gösterdi. 7

Günümüzde pek çok insana fibromyalji tanısı konmaktadır. Fibromiyaljinin de ortaya çıkma biçimi GMS ile benzerlik göstermektedir. Bu hastaların da ağrı dışında GMS ile benzer olarak uykusuzluk, endişe ve depresyon eğilimi göstermeleri her iki rahatsızlığın da altta yatan sebebinin duygusal sorunlar olduğu fikrini desteklemektedir.

Oksijenizasyonu azalmış kaslarda ağrı olmasının iki ana sebebi vardır. İlki ve en etkilisi kas spazmı, diğeri ise kaslarda laktik asit metabolizması sonucu biriken kimyasallardır. Bu durum sporcularda ve özellikle uzun mesafe koşucularında görülen kas ağrıları ile benzerdir.

Burada, kaslardaki lokal değişiklikler birer sonuçtur. Bizim esas odaklanmamız gereken konu, buna sebep olan ve otonom sinir sisteminin anormal çalışmasına neden olan bastırılmış duygulardır. GMS’nin ortaya çıkış teorisine göre: öfke, endişe gibi güçlü olumsuz duyguların bilinçaltından bilinçli farkındalığa çıkma tehdidinin bir içsel çatışmaya yol açabileceği, beynin bu korkutucu ve tehlikeli duygularla yüzleşmeyi önlemek için dikkati başka tarafa yöneltmek için fiziksel bir acı yaratmasıdır.8

GMS‘nin ortaya çıkmasındaki esas mekanizma, zihnin bedensel bir ağrıyı duygusal olana tercih etmesidir.

Gerilim Miyozit Sendromuna Sahip Hastaların Kişilik Özellikleri

GMS’li hastaların bilinçaltında yaşadıkları değersizlik inancını belli etmemek için yaptıkları davranışlar, geliştirdikleri kişilik yapısının gelişimini besler. Dr. David Schechter kişileri kronik ağrıya yatkın hale getiren bir T tipi kişilik tanımlıyor. Buna göre GMS’li hastalar oldukça hırslı ve mükemmelliyetçi bir yapıya sahiptir. Yaşam felsefeleri kendinden çok başkalarının mutluluğu üzerine kuruludur. Ayrıca, aşırı sorumluluk sahibi, vicdanlı ve kaygılanmaya meyillidir. Duygularını belli etmeyi zayıflık olarak görür, duygularını genellikle kendi içinde yaşar ve dışarıya çok fazla belli etmezler. 9

GMS’de öfke başlıca oyuncu olarak gözükmektedir. Bebeklikte ve çocuklukta yaşananlar, öfkenin en erken birikimlerini yapar. Erken çocukluk döneminde bastırılan duygular daha sonra kişilerin yetişkinlik döneminde geliştirdikleri kişilik yapısını, dolayısıyla GMS’nin alt yapısını hazırlar. Ayrıca kuvvetli bağımlılık ihtiyaçları, cinsellik konusunda çatışmalar, kimlik problemleri, çaresizlik duygusu, küçük düşme ve utanma bu hastalarda en sık görülen sorunlardır.

Gerilim Miyozit Sendromu ile Birlikte Görülen Hastalıklar

GMS birbirleri arasında değişebilen bedensel rahatsızlıklar grubunun bir tanesidir. Hepsi aynı zihinbeden amacına hizmet ederler ve bu nedenle tümü birbirine denktir. Gerçekten herhangi bir bedensel rahatsızlık insanın dikkatini etkiler. Ağrı sendromu sıklıkla yeni durumların oluşmasıyla kaybolur, sadece yeni durumlar kaybolduğu zaman tekrar ortaya çıkar. Bu nedenle daha önce ağrısı olan hastaların ağrısı geleneksel yöntemlerle giderilirse, bu sefer bedenin başka bir yerinde yeni bir sorun ortaya çıkar.


1975 yılında yapılan bir incelemede GMS’li hastaların % 88’i aralarında, mide yanması, hazımsızlık, gastrit ve mide fıtığı gibi çeşitli mide belirtileri, bağırsak sisteminde; spastik kolon, huzursuz bağırsak sendromu, kronik kabızlık, bazı allerik problemler; saman nezlesi, astım, cilt rahatsızlıkları ; egzema, sedef, akne, ürtiker, gerilim tip başağrısı, kulak çınlaması, baş dönmesi, sık idrara çıkma gibi rahatsızlıkların beşten fazlasına sahip olduğu tespit edilmiştir.

Gerilim Miyozit Sendromunun Belirtileri

Bu hastalarda ağrı, sertlik, halsizlik, karıncalanma, uyuşma, ve kas krampları görülebilir. Ağrılar boyunda, sırtta, belde, dizlerde, kollarda, el bileğinde veya vücudun diğer kısımlarında görülebilir. GMS’nin en belirgin semptomu ağrıların vücudun farklı bölgelerinde yer değiştirme eğilimi göstermesidir.

  1. GMS’nin sırtın alt bölümü ve bacaklardaki belirtileri : İstatistiksel olarak GMS sıklıkla sırtın alt kısmında görülür, buna bir veya iki bacakta eklenebilir. Ağrı bazı bedensel aktivitelerde bulunurken aniden veya yavaş yavaş gelebilir. Sık sık hastalar bu durum başladığı zaman bir patlama veya kopma sesi duyduklarını belirtirler. Bel kasının ağrısı kasın gevşemeyecek kadar sıkı kasılmış, yani spazmda olduğunu ifade etmektedir. Çoğu insan bunu sıklıkla baldır kaslarında, bacak kramplarıyla yaşamıştır. Spazmlar saatlerce devam edebilir. Bel ve kalça kasları dışında pelvis tabanı kasları da GMS’nin alanı olabilir.
  2. GMS’nin sırt, boyun, omuzlar ve kollardaki belirtileri : Bu bölgeler GMS’nin en sık görüldüğü (%20-25) ikinci yerdir. Bu alan içinde en sık etkilenen kas üst trapez kasıdır. Bu kasın tümü veya bir kısmı ağrılı olabilir.
  3. 5. Kafa siniri (trigeminal sinir) ‘ e ait bir patoloji olan trigeminal nevralji de bir tür GMS dir. Klasik tedavilere cevap alınamayan olgularda GMS tedavisi etkili olabilir. Aynı şekilde 7. Kafa sinir olan facial sinirin bir rahatsızlığı olan bell’s palsy de bir tür GMS ‘dir.

Gerilim Miyozit Sendromunun Muayenesi

GMS hastalarının çoğunda hassasiyetin görüldüğü altı kilit nokta tespit edilmiştir. Kalçanın dış kısımları, bel bölgesinin iki yanı ve omuzların üst dış kısmında yer alan bu noktalar GMS bulgularının ayırt edici bir özelliğidir. Ekteki şemada bu noktalar gösterilmiştir.

Teşhis

Ekteki forma göre kendinizi değerlendirin. PDF’i buradan indirebilirsiniz.

Eğer toplam skorunuz:

  • 7 ile 10 arasında çıkarsa GMS olmanız yüksek bir ihtimal,
  • 4 ile 6 arasında çıkarsa GMS olmanız muhtemel,
  • 0 ile 3 arasında çıkarsa düşük ihtimaldir.

Gerilim Miyozit Sendromunun Tedavisi

Tedavi uygulaması iki temele dayanır: 

  1. Rahatsızlığın özüne dair bilgi ve kavrayış edinimi : Öncelikle kişinin GMS’nin nasıl ortaya çıktığını ve belirtileri ile ilgili her şeyi öğrenmesi, yani ağrıya neyin yol açtığı ve bundan beynin hangi kısmının sorumlu olduğu gibi bilgileri bilmesi ve kabul etmesi gereklidir. Daha sonra ağrılarının ortaya çıkmasına neden olan geri planda yaşadığı öfke veye endişe gibi duygusal değişimlerinin farkına varması, yani bedensel düşünmek yerine psikolojik açıdan düşünmeye başlamasıdır. Bunun için kişiler ağrıyı hissettikleri anda bilinçli bir biçimde ve zorla, dikkatini ağrıya değil, kendilerinin sahip olduğu psikolojik durumuna vermelidir. O anda kendisini endişelendiren veya öfkelendiren bir sorunun olup olmadığına odaklanarak artık ağrıya kanmadıklarını dair beynine bir ileti göndermiş olacaklardır. Kişi zihnine “bedensel ağrının zararsız olduğunu bildiğini, ve bunun bastırılmış öfkeden bir kaçış olduğunu ve artık dikkatini dağıtma veya gözünü korkutma planına gerek kalmadığını “söylemelidir. 
  2. Bu bilgi uyarınca eyleme geçebilme ve beynin davranışını değiştirebilme yetisi : Kişinin bilinçaltı ile konuşması ona bazı mesajlar vermesi çok önemlidir.

Bunun için Dr. Sarno tarafından 12 hatırlatıcı cümle kullanılır:

Hatırlatıcı Cümleler

  • Yaşadığım ağrı sorunu fiziksel değil, bastırmak zorunda kaldığım duygularımla ilgili
  • Bunların en önemlisi bastırılmış öfkem
  • Yaşadığım ağrının doğrudan nedeni hafif oksijen yetmezliği
  • Yaşadığım ağrının nedeni zihnimin beni duygularımdan uzaklaştırmaya çalışması
  • Aslında ……. normal, endişelenecek bir şey yok
  • Dolayısıyla bedensel faaliyetlerimi sınırlamam için bir sebep yok
  • Bedensel faaliyetten korkmam için bir sebep yok
  • Her türlü bedensel faaliyetimi sürdürmeliyim
  • Ağrı beni teslim alamayacak, sindiremeyecek
  • İlgimi ağrıdan uzaklaştırıp bastırmak zorunda kaldığım duygularıma yoğunlaştıracağım
  • Hayatımın denetimini elime alıyorum, bilinçaltımdan gelen hislere değil
  • Daima psikolojik olarak düşünmeliyim, bedensel değil
    Not : Kişinin bu telkinleri günde en az bir kere rahatlayabilecekleri yaklaşık 15 dakika tekrarlaması önerilir.

Hayatınızdaki tüm baskıların bir listesini yapın : Çünkü bunların tümü iç öfkenize katkıda bulunur. Bunlar işinizle, ilişkilerinizle alakalı olabilir. Ya da çocukluğunuzda yaşadıklarınızın bilinçaltınızda bıraktığı duygusal izlere ait olabilir.

                  Çok öfkeliyim çünkü ………(cümleyi tamamlayın)

                  Çok endişeliyim çünkü……(cümleyi tamamlayın),

                  Çok üzgünüm çünkü………(cümleyi tamamlayın)  

                  Not : Bu tür cümle tamamlama egzersizleri bir şekilde bastırdığınız duygularınızın farkındalığını arttıracaktır.

Bedensel faaaliyete devam edin : Yapılan terapi ile kişinin ağrı ile ilgili düşünceleri değişip ağrıları azaldığında daha önce telkinle yapmaması telkin edilen kısıtlayıcı bedensel hareketleri yeniden yapmaya başlaması gereklidir. Kişi bunu yalnızca yeniden normal bir birey olabilmek adına değil aynı zamanda zihnin iyice bedene odaklanarak ağrıyı daha etkili hale getiren bedensel faaliyet korkusundan kurtulması açısından gerçekleştirilmelidir.

Kişi GMS ile yüzleşmeli, onunla savaşmalıdır, aksi takdirde belirtiler sürüp gidecektir. Kişinin korkusundan kurtulup bedensel faaliyetlerini sürdürmesi tedavi sürecinin en önemli basamağıdır. Burada asıl önemli olan bedensel faaliyeletlere başlamak için çok fazla acele etmemektir. Kişi ağrılarının sebebinin içsel çatışmalarının olduğuna kanaat getirdikten sonra başlamalıdır.

Tüm bedensel tedavileri bırakın: Yapılan fizik tedaviler sorunun bedensel değil zihinle ilgili olduğu düşüncesiyle çelişir. Temelde ağrı ya da onun tedavisi için kişinin yapısal açıklamalardan vazgeçmesi şarttır, aksi halde belirtiler sürüp gidecektir.

Kaynakçalar

1 Sarno, JE., 1991. Healing back pain. Warner Books. New York.

2 Sarno, J., 1999. The mindbody prescription. Little Brown & Co, pp.48-49.

3Sarno, John E. (1998). The Mindbody Prescription: Healing the Body, Healing the Pain. Warner Books. ISBN 0-446-52076-4.

4Sarno, John E. (2006). The Divided Mind: The Epidemic of Mindbody Disorders. HarperCollins. ISBN 0-06-085178-3.

5H G Fassbender, K Wegner Morphology and pathogenesis of soft-tissue rheumatism Z Rheumaforsch 1973 Sep-Oct;32(9):355-74.

6N Lund, A Bengtsson, P Thorborg Muscle tissue oxygen pressure in primary fibromyalgia Scand J Rheumatol 1986;15(2):165-73. doi: 10.3109/03009748609102084.

7Larsson, S., Ålund, M., Cai, H. and Åkc Öherg, P., 1994. Chronic pain after soft-tissue injury of the cervical spine: trapezius muscle blood flow and electromyography at static loads and fatigue. Pain, [online] 57(2), pp.173-180. Available at: https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/0304395994902216 [Accessed 24 January 2022].

8Rashbaum, I. and Sarno, J., 2003. Psychosomatic concepts in chronic pain. Archives of Physical Medicine and Rehabilitation, 84(1), pp.S76-S80.

9Schechter, D., 2014. Think away your pain. 1st ed. Culver City, CA: Mindbody Medicine Pub.

10Jensen, M.C. ve ark. (1994) “Magnetic resonance imaging of the lumbar spine in people without back pain “New England Journal of medicine, 331 (1994) 69-7

11Ethan Kross, Marc G. Berman, Walter Mischel, Edward E. Smith, and Tor D. Wager Social rejection shares somatosensory representations with physical pain PNAS March 28, 2011 108(15)6270-6275