Menapoz

Menapoz, kısaca adetlerin kesilmesi olarak tanımlanır ve bu olay genellikle 48-55 yaşları arasında olur. Bu dönem normalde bütün kadınların zamanı geldiğinde yaşayacağı fizyolojik bir durumdur ve kesinlikle bir hastalık veya bozukluğa bağlı değildir. 

Perimenapoz, menapoza geçiş dönemini ifade etmek için kullanılan bir terimdir. Perimenapoz döneminde overlerin fonksiyonu yavaşça azalır ve gonadotropinlere gecikmiş over cevabı söz konusudur. Bu gecikme, vücutta dolaşan östrojen hormonunu salgılayan overlerdeki folliküllerde azalma ile sonuçlanır.

Östrojendeki azalma, sıcak basması, düzensiz adet görme, baş ağrısı, ruh halinde ani değişimler, uyku bozuklukları, konsantrasyon yetersizliği, kilo artışı ve vajinal kuruluğa neden olur. Ayrıca kulak çınlaması, çarpıntı, huzursuzluk sırt ve belde ağrı, ödem ve ishal görülebilir. 

Bazı kadınlarda sadece adet düzensizliği, emosyonel değişkenlik veya depresyon görülürken, diğer bir kısmında yukarda sayılan şikayetler çok yoğun olarak yaşanır. Bu şikayetlerin görülme süresi ve sıklığı kadından kadına değişiklik gösterir. Bazılarında bu süreç çok daha yoğun ve uzun süreli yaşanabilir. Bu dönem bazı kadınlarda birkaç yıl sürerken bazen on yıl veya daha fazla sürebilir. Şikayetler çok ciddi olduğu zaman kadınların günlük hayatını etkileyebilir. Menapozda hissedilen bu semptomlar topluluğu bazen menapozal sendrom olarak da adlandırılabilir.

Çin Tıbbı Açısından Menapoz

GÇT menapoza, vücudun iç tarafını, doğum öncesindeki durumu ve özün durumunu gösterebilen doğal bir fizyolojik süreç olarak görür. Öz karışık bir şekilde, üreme, over (yumurtalık) fonksiyonları ve böbreklerin durumu ile bağlantılıdır. Her bir kadının yumurtalıklarındaki follikül sayısı gibi, özün kalitesi de önceden belirlenmiştir. Kadının püberteyle beraber başlayan yaşam şekli ve doğurganlık yılları menapoza girme zamanını etkiler.

Aşırı çalışma, stres, kötü beslenme ve düzensiz seksüel aktivite de böbrek Qi sinin hızlı bir şekilde tükenmesine neden olur.

Menapoz Tedavisi

Batı tıbbı açısından menapozun tedavisi, semptomlara ve şiddetine göre farklılık gösterir. Genellikle tedavi menapoz öncesinde azalan östrojen hormonunun sentetik formlarının dışardan verilmesi şeklinde yapılır. Buna kısaca hormon replasman tedavisi denilir. Ancak bu tedavinin kendisine dair riskleri vardır.

Bu riskler, kısa vadeli riskler ve uzun vadeli riskler olarak iki ana başlık altında incelenebilir:

  1. Kısa vadeli riskler: Olağan dışı vajinal akıntı, kanama, baş ağrısı, bulantı, sıvı retansiyonu (ödem), memelerde şişme gibi yan etkiler görülebilir.
  2. Uzun vadeli riskler: Bu yan etkilerin ortaya çıkması genellikle hemen olmaz. Uzun vadeli risklerden bazıları şunlardır:
  • Kanser: Hormon takviye tedavisi sonrasında bazı kanser vakalarının arttığına dair kaygılar vardır. Östrojen hormonunun tek başına verildiği durumlarda görülen rahim mukozasındaki  kalınlaşmanın, endometrial kanseri riskini arttırdığı görülmüştür. Bu nedenle genellikle hastalara östrojen ile birlikte (rahim mukozasındaki hücrelerin aşırı büyümesini engellemek amacıyla) progesteron da verilir. Bu durumda risk dramatik olarak azalır. 10 yıldan daha fazla hormon takviye tedavisi uygulanan kişilerde meme kanseri riskinin arttığını ileri süren çalışmalar vardır.  Menopoza bağlı yan etkileri ortadan kaldırmak için östrojen takviye tedavisini 2 yıldan daha az süre gören bir kadında meme kanseri görülme olasılığı 10.000′de 1 iken, hormon takviye tedavisini 2 yıldan fazla gören kadınlarda ise bu oran 1.200′de 1′dir.
  • Meme Yoğunluğunda Artış: Östrojen ve progesteronun birlikte kullanıldığı kombine hormon tedavisi, kadınların meme yoğunluğunu artırarak radyolojistlerin mamogramı değerlendirmelerini güçleştirir. Bu durumda kontrol (izleme) mamogramlarına veya meme biyopsisine gereksinim duyulur. Meme yoğunluğundaki artış, mamogram verilerinde %75 yoğunlukta doku bulunan 45 yaş ve üzeri kadınlarda meme kanseri riskinin artması ile ilgili olarak da bir kaygı oluşturmaktadır. Ayrıca yine hormon takviye tedavisi ile meme yoğunluğunda görülen artışın, doğal şekilde yoğun memeli olmakla aynı riskleri oluşturup oluşturmadığı bilinmemektedir. 
  • Kalp Hastalıkları: Kalp rahatsızlığı olan kadınlarla ilgili olarak 2001 yılında yapılan iki çalışmanın sonucu yayınlanmış ve hormon takviye tedavisinin kalp krizi açısından risk oluşturduğu, kalp krizi vakalarını artırdığı onaylanmıştır. Ancak söz konusu çalışmalarda belirtilen kalp krizi ve ölüm risklerine karşın, kalp hastalığı olan kişilerde hormon takviye tedavisinin kesin olarak uygulanmaması gerektiğini gösteren yeterli kanıt yoktur. Ayrıca, kalp hastalığı varken hormon takviyesi tedavisinden memnun kalan kişiler tedavilerine devam edebilirler. Halen uzmanlar bu konudaki çalışmaların net bir sonuca ulaşmasını beklemektedirler. Şimdilik, Amerikan Sağlık Birliği, kalp hastalıkları olan hastalarda hormon takviye tedavisinin uygulanmaması ve böylece kalp hastalıklarının ilerlemesinin önüne geçilmesi doğrultusunda yeterli kanıt olmadığı sonucuna varmıştır.
menapoz
Menapoz

Yukarıda kısaca anlatılan riskler nedeniyle birçok kadın menapoz şikayetlerinin giderilmesinde hormon replasman tedavisi yapılması konusunda endişeler yaşamakta ve bu nedenle bu ilaçları kullanmamaktadır. Dolayısıyla menopazla ilgili çok fazla şikayeti olmasına rağmen herhangi bir tedavi görmemekte, sonuç olarak sıkıntıları ile baş başa kalmaktadır. 

Bu nedenle menapoza dair sıkıntıları olan pek çok kadın alternatif tedavi yöntemlerini denemektedir. Bu tedaviler içinde bitkisel tedavi ve akupunktur tedavisi en sık baş vurulan yöntemdir. 

Uzak doğuda binlerce yıldır ve son 50 yıldır da batıda pek çok hastalığın tedavisinde başarı ile kullanılan akupunktur tedavisi menapoz şikayetlerinin giderilmesinde oldukça etkilidir. 

Akupunktur Tedavisi

Akupunktur tedavisi, menapoz döneminde, östrojen ve progesteron seviyelerindeki dalgalanmalara vücudun daha hızlı uyum sağlamasında endokrin sistemi desteklemede yarar sağlar.  Böylece, menapoza geçiş döneminde daha az yan etki ile vücudun dengesi yeniden sağlanır. Akupunktur, hipotalamusun hormonal tetikleyicilerinin yeniden yapılanmasına yardımcı olur. Böylece sıcak basması ve vazodilatasyonla birlikte olan hızlı ısı değişikliklerine vücudun uyum sağlaması daha kolay olur. Akupunktur, aynı zamanda hastanın uykuları ve ruhsal durumu üzerinde pozitif etkisi olan endorfinlerin salınımına neden olur.

Akupunktur tedavisi hastanın şikayetlerinin yoğunluğuna göre haftada bir veya iki seans olmak üzere yaklaşık olarak 4-6 haftalık bir tedavi uygulanmaktadır.

Resim kaynağı: https://newsnetwork.mayoclinic.org/discussion/womens-wellness-hot-flashes-and-night-sweats-happen-after-menopause/