Adet Düzensizliği

Adet düzensizliği (Amenore) kısaca yetişkin kadınlarda adetlerin olmaması olarak tanımlanabilir. Fizyolojik amenore, gebelikte, emzirme döneminde, ve menapozda görülür.

Patolojik amenore iki tipte incelenebilir:

Primer amenore, üreme organlarının olmaması, genetik hastalıklar, 5 alfa redüktaz eksikliği gibi yapısal nedenlere bağlı olabilir.

Sekonder amenore, daha önce normal adet gören yetişkin  kadınların adetlerinin kesilmesi veya daha önce az adet görme hikayesi olan kadınlarda 9 ay süreyle adetlerin kesilmesi olarak tanımlanabilir. Sekonder amenoreye sıklıkla, thalamus-hipofiz-over aksındaki bozukluktan kaynaklanan hormonal bozukluklar, PCOS, prematüre menapoz, intrauterin yapışıklıklar (aşerman sendromu), doğum kontrol hapı kullanılması ve diğer tedaviler ve yaşam biçimi ile ilgili faktörler neden olur.

Amenore altta yatan üreme ile ilgili sorunun bir belirtisi olduğu için, teşhis veya tedavide ki bir gecikme prognozu olumsuz etkileyebilir. Örneğin, PCOS vakalarında ve hiperinsülinemide erken müdahale, davranışsal ve diyetle ilgili değişiklikler, daha sonra olabilecek kardiovasküler hastalıkları önleyebilir. Sekonder amenore klinik olarak daha yaygındır. 

Sekonder amenoreye neden olan yaşam şekli ile ilgili faktörler.

Mental stres thalamus-hipofiz-over aksını bozabilir ve amenoreye neden olur. Stres azaldıktan sonra düzenli adet görme başlar. Genetik faktörlere ek olarak stresin prematüre menapoza katkıda bulunduğu tesbit edilmiştir. 

Aşırı zayıflık, hormonal fonksiyonları kesintiye uğratır ve bu da amenorede bir potansiyel yaratır. Anorexia ve blumia gibi yeme bozukluklarında görülür.

Aşırı egzersiz yapılması amenoreye neden olabilir. Düşük vücut yağı, stres, yüksek enerji harcama bu populasyonda amenore gelişemesine katkıda bulunur

Amenore obez kadınlarda daha çok görülür.

Batı Tıbbında Adet Düzensizliği Patofizyolojisi

Konvansiyonel batı tıbbında, normal menstrüasyon, birçok endokrin bezi (hipotalamus, hipofiz, overler) içeren komplex, geri beslemeli aksial sisteme ve sex hormonlarına endometriumun periyodik reaksiyonuna dayanır. 

Amenorede etkilenen hormonlar: FSH, LH, prolaktin, estrojen, progesteron, androjen ve gnRH dir. Bu hormonların dengesinde herhangi bir bozukluk varsa ve bu aksdaki homeostazı aksatırsa – tiroid, adrenal bez, overler veya hipofizin disfonksiyonu gibi durumlar potansiyel olarak amenoreye neden olur.

Menstrüel problemler fazlasıyla hormonal dengesizliklere bağlıdır, bilimsel tedavi bu amenorenin tedavisinde hormon kullanır. Uzun vadede bu hormon tedavilerine bağlı birçok yan etki olabilir.

Adet Düzensizliği
Adet Düzensizliği

Akupunktur tedavisi, ilgili akupunktur noktalarının kullanılması ile fazlalık veya eksiklik durumunun düzeltilmesi esasına dayanır. Akupunktur tedavisi ile karaciğer ve dalak güçlendirilerek, hormonal denge yeniden sağlanır. Chong ve ren mai meridyenleri üzerindeki belli noktalar, moxa veya akupunktur iğneleri ile uyarılarak menstrüasyonu yeniden başlatmak ve ovulasyonu düzeltmek mümkündür.

 

Son yapılan çalışmalar, akupukturun FSH, LH ve estraidol seviyeleri üzerinde etkili olduğunu ve progesteronun normal seviyelerine getirilmesinde etkili olduğunu göstermiştir. Kulak akupunkturu, serumdaki LH konsantrasyonunda belirgin bir azalmaya neden olur.

 

Akupunktur tedavisi planlanırken, amenorenin yukarıda tanımlanan bozukluklardan hangisine ait olduğunun belirlenmesi gereklidir. Geleneksel çin tıbbında,  hastalıkların sebebinin teşhisinde öncelikle hastanın kliniği ve şikayetleri değerlendirilir. Ayrıca hastanın nabız ve dil muayeneleri önemlidir. Bunların yanı sıra kliniğimize baş vuran hastalar, akupunktur tedavisinin planlanmasında çok önemli veriler elde etmemizi sağlayan akugraf cihazı ile değerlendirilmektedir. 

 

Sonuçta, amenorenin sebebinin tam olarak belirlenmesinden sonra, tedaviye yönelik olarak akupunktur protokolleri oluşturulur. Amenorenin ilgili olduğu meridyenler üzerindeki akupunktur noktaları belli şekilde iğnelenerek, bozulmuş  enerji dengesi yeniden sağlanır. 

 

Genellikle akupunktur tedavisi, hastanın klinik durumuna bağlı olarak, haftada bir veya iki seans yapılır. Yaklaşık 6-8 hafta sonra hastanın durumu yeniden değerlendirilerek, tedavinin ne şekilde devam edeceğine karar verilir. 

Resim kaynağı: https://www.popsugar.com.au/fitness/What-Post-PMS-44786352